HIV enfeksiyonları dünya genelinde önemli bir halk sağlığı sorununu oluştururken, ülkemizde de bu konuda farkındalığın artırılması ve toplumun bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor. HIV/AIDS ile mücadeleye katkı sağlamak adına beş hekim derneğinin bir araya gelerek hayata geçirdiği Şüphen Olmasın inisiyatifi çalışmalarına devam ediyor. 2021 yılında çalışmalarına başlayan inisiyatif, yaptığı farkındalık projeleri ile 40 milyon kişinin test olmanın önemiyle ilgili bilgilenmesini ve HIV farkındalığı kazanmasını hedefliyor.
Şüphen Olmasın inisiyatifi bu yıl 1 Aralık Dünya AIDS Günü kapsamında, tedavi süreçlerinin gelişimini ve test olmanın önemini aktaran, HIV ile yaşayan bireylerin gerçek hikayelerini anlatarak hastalığa farkındalık yaratmak amacıyla bir film hazırladı. Film, HIV ile yaşayan bireylerin yaşadığı zorlukları ve umut dolu öykülerini izleyicilere aktararak, toplumda HIV/AIDS konusunda yanlış bilgileri düzeltmek ve “HIV enfeksiyonu riski kafanda soru olarak kalmasın, test ol şüphen olmasın” mottosuyla, toplumdaki düzenli test olmanın önemine dair farkındalığı artırmayı amaçlıyor.
1 Aralık Dünya AIDS Günü kapsamında Şüphen Olmasın inisiyatifi ile hastalığa dikkat çeken HAKED Genel Sekreteri Prof. Dr. Serhat Ünal: “HIV/AIDS konusunda doğru bilgiye ulaşmak, farkındalık oluşturmak ve önlem almak son derece önemlidir. Doğru bilgi ve farkındalıkla, hastalığa karşı etkili bir mücadele yürütmek mümkündür. 2021 yılından beri faaliyetleri sürdüren Şüphen Olmasın inisiyatifinde yaptığımız çalışmalarda test olmanın önemi, erken teşhisin tedavi şansını artırdığı ve toplum içinde virüsün yayılma riskini azalttığını anlatmaya çalıştık. HIV/AIDS konusundaki farkındalığı artırmak, bireyleri düzenli olarak test olmaya teşvik etmek ve virüsle yaşayan bireylerin tedavilerine kesintisiz devam etmeleri için desteklenmesi, bu alanda yaptığımız çalışmaların temelini oluşturuyor. Bir hekim olarak, HIV/AIDS konusundaki bilinci artırmak ve toplumun bu konuda daha bilinçli ve hazırlıklı olmasını sağlamak için yapılan her türlü çabayı son derece değerli buluyorum” şeklinde konuştu.
HIV ile mücadelede doğru bilgiyle güçlenin
HIV/AIDS konusunda evlilik ve çocuk sahibi olma ile ilgili yanlış bilinen gerçeklere değinen KLİMİK Derneği HIV/AIDS Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Emin Halis Akalın, “HIV enfeksiyonu yasal olarak evlenmeye engel değildir. Günümüzde birçok kişi, evlilik öncesinde gönüllülük esasına dayanarak yapılan HIV testi ile enfeksiyon durumlarından haberdar olmaktadır. Eş adayınız da sonucu öğrenmişse, öncelikle hemen danışmanlık alabileceğiniz merkezlere başvurmalı ve doğru kaynaktan bilgilenmelisiniz. Bunun yanında HIV ile yaşamak, çocuk sahibi olmaya da engel değildir. Modern tıbbın sağladığı ilerlemeler ve antiretroviral tedaviler, HIV ile yaşayan bireylerin sağlıklı bir gebelik sürecine ve sağlıklı bebeklere sahip olmalarına olanak tanır. Bu noktada, doğru tedavi ve izlem, HIV ile yaşayan bireylerin sağlıklı bir aile kurmalarına destek olmaktadır.” dedi.
“HIV, sosyal temas ile bulaşmaz”
ACYBHD Genel Sekreteri Prof. Dr. Deniz Gökengin yaptığı açıklamada HIV ile yaşayan bireylerin iş ve eğitim hayatına katılımı ile ilgili bilgiler verdi. Dr. Gökengin: “HIV ile yaşayan bireyler, iş ve eğitim hayatında Anayasa tarafından korunan haklara sahiptir. Anayasa, özel hayatın gizliliğini vurgular ve HIV/AIDS durumunu bildirme zorunluluğunu ortadan kaldırır. HIV, sosyal temas ile bulaşmaz; bu nedenle, HIV ile yaşayan bireyler, çalışma ve eğitim ortamlarında ve sosyal hayatta HIV negatif bireylerle eşit haklara sahiptir.” dedi.
“Çaba sarf etmeye devam ediyoruz”
HIV/AIDS görülme yaşının 16-17 yaşlarına kadar düştüğünü vurgulayan HIVEND Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak gençlerin hastalık ile ilgili bilinçlendirilmesinin öneminden bahsetti. “Kişilerin tanı alması sonrası başlayan HIV tedavisinde çok başarılı olmamıza rağmen, tanı oranlarında ne yazık ki beklenen seviyede değiliz. Bunun anlamı hastalarımızın yarısı hastalığının farkında ama diğer yarısı hastalığını bilmeden yaşamaya ve bulaştırmaya devam etmektedir. Bu noktada özellikle gençlerde artan HIV vakalarında azalma sağlanabilmesi için eğitim ve farkındalık kampanyalarının çok büyük bir önemi var. Gençlere yönelik olarak, HIV enfeksiyonu ve korunma önlemlerine yönelik devam eden bilinçlendirme çabalarına devam etmek gerekmektedir. Bu kapsamda, sağlık profesyonelleri olarak, gençlerin cinsel sağlıklarını desteklemek ve bilinçlendirmek için çaba sarf etmeye devam ediyoruz. Bununla birlikte, HIV vakalarında azalma sağlanabilmesinde HIV testlerinin yaygınlaşması da önemli bir rol oynamaktadır. Bu noktada Anonim Test Merkezleri çok önemlidir. Ülkemizde bazı büyük şehirlerde bulunan ve kişilerin kimlik bilgilerini vermeden ücretsiz test olabileceği anonim test merkezlerinin sayılarının artması HIV enfeksiyonunun kontrol altına alınmasına önemli katkı sağlayacaktır. Unutulmamalıdır ki, erken tanı, etkili tedavi ve koruyucu önlemlerle birlikte HIV enfeksiyonları kontrol altına alınabilir.” dedi.
“Enfeksiyonu başka insanlara bulaştırma potansiyeli taşımıyorlar”
EKMUD Başkanı Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu ise HIV/AIDS tedavisindeki ilerlemelerle birlikte dünyada ve Türkiye’de tedaviye erişimin mevcut durumundan bahsetti: “Bilinenin aksine, HIV enfeksiyonunun tedavisi aslında 1990’lı yıllardan itibaren mümkündü. İlk çıkan HIV/AIDS tedavilerinden sonra farmakolojik alandaki ilerlemeler sayesinde, bugün daha kolay tedavi rejimlerine geçildi ve günde 20-25 tabletlik tedavilerin yerini 1-3 tabletlik rejimlere aldı. HIV ile yaşayan bireyler yeni ART tedavileriyle HIV taşımayan bireyler gibi sağlıklı bir yaşam sürebilmektedir. Tedavi sayesinde vücuttaki HIV düzeyi kontrol altına alınarak virüsün bağışıklık sistemini olumsuz etkilemesi engelleniyor, bu da kişilerin enfekte olmadan önceki sağlıklarına kavuşmalarını sağlıyor. Ayrıca, uygun tedavi altındaki bireyler, kandaki virüs tamamen baskılandığı ve negatifleştiği için enfeksiyonu başka insanlara bulaştırma potansiyeli taşımıyorlar. Belirlenemeyen bulaştırmayan kavramı böyle gelişmiştir. Türkiye’de, dünyada kullanılan güncel tedavilere erişim mümkün. Dahası, ilaç ve testler tamamen devlet güvencesi altında ve sosyal sigorta kapsamında ücretsiz olarak sunuluyor, bu da tedavi masrafı endişesini ortadan kaldırıyor.”